zaman

Bedeutung

1. time (progression into the future with the passing of present and past events)
2. duration
3. interval (of time)
4. epoch, era
5. tense

Ausgesprochen als (IPA)

[zɑˈmɑn]

Etymologie

From Ottoman Turkish زمان (zamân), from Old Anatolian Turkish زمان (zamân), from Persian زمان (zamân).

Sätze

Her zaman yanında olacağım.

Ich werde immer bei dir sein.

Onunla en son ne zaman konuştunuz?

Wann haben Sie das letzte Mal mit ihm gesprochen?

Çünkü o zaman kendi istediğimi değil , benden istenileni yapmaya mecbur olacağım.

Denn dann muss ich nicht tun, was ich will, aber ich muss tun, was ich will.

O zaman gözlerinde bir uyku tüttü.

Dann raucht er in seinen Augen einen Schlaf.

O zaman on para kıymeti olmazdı.

Dann wäre es nicht zehn Geld wert.

Kati olarak ne bir zaman , ne de bir yer tayin etmiş değillerdi.

Sie hatten weder keine Zeit noch einen Ort ernannt.

Mladiç'le hiçbir zaman iyi anlaşamadı.

Mit Mladic verstand er sich nie gut.

Felaket , nedense , başkalarında olduğu zaman bile bizi yanından kaçırıyor.

Katastrophe, irgendwie, selbst wenn es in anderen ist, vermisst sie uns.