genç

Bedeutung

young

Ausgesprochen als (IPA)

/ˈɡent͡ʃ/

Etymologie

From Ottoman Turkish كنج (genç), from Proto-Turkic *kēnč (“young”). Cognate with Azerbaijani gənc.

Sätze

Özellikle de genç kızlar size bayılıyor.

Besonders junge Mädchen lieben dich.

Benim nazarımda genç olmakla ihtiyar olmak arasında bir fark yoktur.

Es gibt keinen Unterschied zwischen jung und alt in meinen Augen.

Gösteriye otuz ülkeden yüz yirmi genç sanatçı katıldı.

Einhundertfünfundzwanzig junge Künstler aus dreißig Ländern nahmen an der Demonstration teil.

Kadın , erkek , genç , ihtiyar hiçbir şeye karar veremeyerek bekliyorduk.

Wir warteten auf eine Frau, Männer, junge, alte Mann, die nichts entscheiden konnten.

Bu genç kız nedense hiçbir şey anlamadan benimle beraberdi.

Dieses junge Mädchen war aus irgendeinem Grund bei mir, ohne etwas zu verstehen.

Henüz vakit erken olduğu için kahvede sadece genç sanatkârlar vardı .

Da die Zeit früh war, gab es nur junge Künstler im Kaffee.

Soğuk su , sıcak aş diş düşmanı , genç avrat koca herifin baş düşmanı .

Kaltes Wasser, heiß über Zahnfeind, junger Avrat Big Guy's Head Enemy.

Daha da pek genç imiş ; hani bıyığı yeni terlemiş.

Er war noch junger; Weißt du, sein Schnurrbart schwitzt nur.