akşam

Significat (anglès)

1. evening
2. last night

Amb guionet com

ak‧şam

Pronunciat com a (IPA)

[ɑkˈʃɑm]

Etimologia (anglès)

From Ottoman Turkish آقشام (akşam), from earlier آخشام (ahşam).

Sents

Bu akşam da öyle yaptık.

That's what we did tonight.

Akşam yemeğinde ne yiyeceğiz?

What are we going to have for dinner?

Peki , bu akşam neden hiç uyumadın?

So, why didn't you sleep at all tonight?

Akşam olur demir kapı kitlenir.

In the evening, the iron door is locked.

Hatta birkaç akşam evvel birisi altın saatini atmıştı.

In fact, a few evenings ago, someone threw away his gold watch.

Küçük Haşan eve eli boş dönmektense akşam trenine kadar beklemeye karar verdi .

Little Hasan decided to wait until the evening train instead of going home empty-handed.

Bir akşam eve dönerken mahallenin bakkalına uğramış, öteberi almıştım.

One evening, on my way home, I stopped by the neighborhood grocery store and picked up something else.

Akşam üzeriydi ve kadınlar daha çok birbirlerine benzemeye başlamışlardı.

It was evening, and the women were starting to look more like each other.