uzun

Anlam (İngilizce)

1. tall
2. long

Tireli olarak

u‧zun

(IPA) olarak telaffuz edilir

/uˈzun/

Etimoloji (İngilizce)

Inherited from Ottoman Turkish اوزون (uzun), from Proto-Turkic *uŕïn. Further cognate with uzak (“far”).

Cümleler

Yeterince uzun zamandır.

Long enough.

Uzun zaman uyuyamadım.

I couldn't sleep for a long time.

Ömer uzun zaman cevap vermedi.

Ömer did not answer for a long time.

Bu hastanın uzun süre yaşamasını sağlar .

This allows the patient to live for a long time.

Dünyada hiçbir aşkın ebedi, hatta uzun ömürlü olmadığı muhakkaktır.

It is certain that no love in the world is eternal or even long-lasting.

Aynı mendille uzun uzun gözlüğünü de temizledi.

He cleaned his long glasses with the same handkerchief.