birçok

Meaning

quite a few

Pronounced as (IPA)

/ˈbiɾ.tʃok/

Etymology

Univerbation of bir + çok.

Sentences

Grup üyesi birçok kişi tutuklandı.

Several members face arrest.

"İçime dert olacak da…" diye başlayarak birçok şeyler söyledi.

He said a lot of things, starting with "I'm going to be in trouble..."

Bu günden sonra birçok ressamların rahatı, hatta bazılarının uykusu kaçtı.

After this day, many painters lost their comfort, even some of their sleep.

Amerika ve Asya'daki birçok kafede ise bir tatlı olarak sunulur .

It is served as a dessert in many cafes in America and Asia.

Birçok engele karşın köprüyü tamamlar.

It completes the bridge despite many obstacles.

Daha sonra Utah'tan Kaliforniya'ya kadar birçok altın arayan gruba rehberlik yapmıştır.

He then guided many gold prospecting groups from Utah to California.

Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?

Do we not discover our need for many things only after we have seen and known them?

Kafamda onun hakkında , biraz evvel beliren ışığa rağmen , birçok tezatların bulunduğunu seziyordum.

I sensed in my head that there were many contrasts about him, in spite of the light that had just appeared.