ancak

Meaning

Adv

1. only
2. at best

Conj

however, but

Concepts

but

only

simply

solely

however

just

yet

sole

exclusively

mere

merely

skin

hard

barely

undilutedly

chastely

innocently

on the other hand

seraphically

verily

wholly

but rather

alone

Synonyms

fakat

sadece

yalnız

ama

sırf

ne var ki

lakin

bununla birlikte

hele

henüz

zar zor

katı bir biçimde

saf olarak

ırk

gerçi

mamafih

diğer taraftan

daha

bir tek

bilâkis

yalnızca

gel gelelim

her nasıl

daha yeni

safça

diğer yandan

güç

güçlükle

hala

Hyphenated as

an‧cak

Pronounced as (IPA)

[ˈɑn.d͡ʒɑk]

Etymology

Inherited from Ottoman Turkish: آنجق

In summary

From Ottoman Turkish آنجق (ancak) from Proto-Oghuz [Term?] (ančak, “exactly like that”) from earlier Proto-Oghuz [Term?] (anča ok, “exactly like that”) emphatic form of Proto-Oghuz [Term?] (anča, “like that”) equative form of Proto-Turkic *ol (“he/she/it/that”).
Also see o and anca.

Sentences

Ancak çok geçmeden Alman askerleri yanlarına geldi .

But soon the German soldiers came to them.

Ancak hayal kırıklığından normale dönme süreci kişiden kişiye değişir.

However, the process of returning from disappointment to normal varies from person to person.

Ancak bir süre sonra yolcu yetersizliğinden dolayı seferler iptal edildi.

However, after a while, the flights were canceled due to lack of passengers.

Çünkü ancak esareti isteyenler esir olurlar ve bizimkiler artık bunu istemiyorlar.

Because only those who want captivity become prisoners, and ours do not want it anymore.

Bedri o hadiseden sonra ancak bir kere ve Ömer’le beraber geldi .

Bedri came only once after that incident and with Ömer.

Ancak bu tür malzemelerin bulunamaması durumunda kullanılabilmektedir.

However, it can be used if such materials cannot be found.

Günlerin, ancak beni bu akıbete yaklaştırmak bakımından birer kıymeti vardı .

The days had a value only in terms of bringing me closer to this fate.