ince

Senso

1. Having little thickness; thin, narrow.
2. slim, slender
3. Consisting of extremely small pieces; fine, fine-grained.
4. Requiring great care in execution, or very detailed.
5. high-pitched, sharp
6. Having low viscosity; inviscid.
7. (figuratively) kind, polite
8. (of vowels) front

Con trattino come

in‧ce

Pronunciato come (IPA)

/inˈd͡ʒe/

Etimologia

Inherited from Ottoman Turkish اینچه (ince/inçe), from Proto-Turkic *yiŋč-ge (“thin”).

Frasi

Taşların yanında , duman halinde, sıcak ve ince zerreler uçuşur.

Accanto alle pietre, volano con fumo, particelle calde e sottili.

Ağzı bir parça aralıktı ve dudaklarının kenarında gayet ince tüyler vardı .

La sua bocca era un pezzo di gap e c'erano peli fini sul bordo delle labbra.

Gökyüzü açıktı ve batıda, ufka yaklaşmış bulunan ince bir hilal vardı .

Il cielo era aperto e a ovest c'era una mezzaluna sottile che si stava avvicinando all'orizzonte.

Burnunun uç tarafındaki mesameler büyümüş ve bunlardan ince yağlar sızmıştı.

Le estremità del naso del naso crescevano e gli oli sottili trapelavano da loro.

Bu eski püskü elbiseli, siyah fanilalı, ince kumral bıyıklı külhanbeyini süzdü.

Guardò questo vecchio vestito a brandelli, con una ventola nera, baffi sottili di rami.