üstüne

Meaning

onto

Hyphenated as

üs‧tü‧ne

Pronounced as (IPA)

/ystyˈne/

Sentences

Çimenlerin üstüne yaralı bir kuş gibi ...

Like a wounded bird on the grass...

Çirkefe taş atma , üstüne sıçrar.

Don't throw stones at the ugly, he jumps on it.

Bakışlarını bir denize , bir arkadaşlarına kaydırarak çabuk adımlar atıyor , nefsine küfür üstüne küfür yağdırıyordu.

He was taking quick steps by shifting his gaze to a sea, to a friend, and raining swearing on himself.

Ormanın akşamla koyulaşan alacakaranlığında gölge gibi cisimlerin birbirinin üstüne atıldığı görülüyordu.

In the darkening twilight of the forest in the evening, it was seen that objects such as shadows were thrown on top of each other.