zaten

Meaning

1. already
2. in any case
3. in fact

Pronounced as (IPA)

/ˈzaːtɛn/

Etymology

From Ottoman Turkish ذاتاً (zaten, “personally; essentially”), adverbial accusative of ذَات (ḏāt). Formally, the Arabic accusative of zat.

Sentences

Zaten feda ettiklerim de öyle büyük bir şey değildi.

What I sacrificed was not such a big deal anyway.

Zaten mal devri işleri de seneler sürdü.

The transfer of goods took years.

Zaten hocalar da bende fazla bir şey bulmuyorlardı.

The teachers didn't find much in me anyway.

Zaten hastalığından beri hemen hemen hiç gülmemişti.

He had hardly laughed since his illness.

Efe zaten bu unsurdan bezmişti.

Efe was already tired of this element.

Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar , bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim.

Since I was little, I was afraid of wasting happiness, and I wanted to save some of it for the future.