yerde

Meaning

locative singular of yer

Sentences

Bu insanlar her yerde olabilir.

These people could be anywhere.

Olduğunuz yerde kalın .

Stay where you are.

Kime gidebilirdi bu yabancı yerde ?

Who could he go to in this strange place?

Düşün ki , her karşına çıktığımda senden utanacağım, başım yerde olacak ...

Imagine, every time I come across you, I will be ashamed of you, my head will be on the ground...

Alçak yerde tepecik kendisini dağ sanır.

On the low ground, the hilltop thinks it is a mountain.

Hatta birkaç yerde onun sözünü keserek izah ettirdi.

He even interrupted her in a few places and made her explain.

Delikli boncuk yerde kalmaz.

The perforated bead does not stay on the ground.

Belki bir saat oturduğum yerde kaldıktan sonra yavaşça ve sallanarak doğruldum.

After staying where I was for maybe an hour, I stood up slowly and and swayed upright.