uzun

Meaning

1. tall
2. long

Hyphenated as

u‧zun

Pronounced as (IPA)

/uˈzun/

Etymology

Inherited from Ottoman Turkish اوزون (uzun), from Proto-Turkic *uŕïn. Further cognate with uzak (“far”).

Sentences

Ve bu küçük an , bana bütün geldiğimiz yoldan uzun görünüyordu.

And this little moment seemed to me a long way from the way we had come.

Bir çocuğun dikkati bir saatten uzun sürmez .

A child's attention span doesn't last more than an hour.

Hakikaten bu sefer hastalığı biraz uzun sürmüştü.

Indeed, this time his illness lasted a little longer.

Uzun zaman hiçbirimiz ağzımızı açmadık.

None of us opened our mouths for a long time.

Neticesiz kalan uzun bir yorgunluktan sonra ayrılmaya mecbur kalmıştı.

After a long fatigue that was inconclusive, he was forced to leave.

Uzun metrajlı bölümünde dokuz film gösterilecek.

The long-film section will feature nine films.

Uzun ömürlü olduğu ve periyodik olarak dramatik beyaz bulutlu gaz sütunları oluşturduğu görülüyor.

It appears to be long-lasting and periodically forms dramatic columns of white cloudy gas.