spor

Meaning

sport

Pronounced as (IPA)

/s(ɯ)poɾ/

Etymology

Borrowed from French sport.

Sentences

Spor hayatını başarıyla sürdürürken annesi kanser oldu ve annesinin yanında yaşamaya başladı .

While successfully continuing her sports life, her mother got cancer and started living with her mother.

Avrupa kıtasındaki en popüler spor futboldur.

Cycling is among the most famous sport of Europe.

Sırtına gri İskoç kumaşından bir spor elbise ve başına aynı renkte bir kasket giymişti.

She wore a grey Scottish sports dress on her back and a cap of the same colour on her head.

Çok sayıda devlet yetkilisi ve spor bakanlığı ile yapılan bazı görüşmelerin ardından uzlaşma sağlandı.

A consensus was reached after some talks with a large number of state officials and sports ministries.

Türk Hava Yolları çeşitli spor kulüpleri ile sponsorluk anlaşmaları gerçekleştirmektedir.

Turkish Airlines carries out sponsorship agreements with various sports clubs.

Diğer popüler spor dalları çim hokeyi, badminton , tenis , duvar tenisi ve golftür.

Other popular sports include field hockey, badminton, tennis, wall tennis, and golf.