ayak

Meaning

1. paw, foot
2. pillar, tower

Hyphenated as

a‧yak

Pronounced as (IPA)

[ɑˈjɑk]

Etymology

From Ottoman Turkish آیاق (ayak, “foot”), from earlier *aδaq, from Proto-Turkic *adak (“foot”).

Sentences

Baş nereye giderse, ayak da oraya gider .

Wherever the head goes, the foot goes.

Beklediğim ayak sesi duyulmadı.

The footsteps I expected were not heard.

Dört ayak merdivenle inildikten sonra alçak bir kapı vardı .

After descending the four-foot ladder, there was a low door.

Macide iki ayak merdiveni yavaşça çıkarak kapıyı çaldı.

Macide slowly climbed up the two foot stairs and knocked on the door.

Boş bir delikten ibaret olan kapının iki ayak merdivenini çıkarak içeri girdiler .

They climbed the two foot stairs of the door, which consisted of an empty hole, and entered.

Biraz sonra taşların üzerinde çıplak ayak sesleri duyuldu ve küçük kapı hafifçe aralandı.

A little later, bare footsteps were heard on the stones, and the small door opened slightly.