yıkıntı

Anlam (İngilizce)

1. Scattered pieces of a thing that collapsed or was demolished; debris, wreckage, rubble.
2. A building in a heavy disrepair; a derelict, dilapidated building.
3. Destruction, devastation.
4. (figuratively) Mental devastation.

Eş anlamlılar

harabe

enkaz

kalıntı

ören

virane

döküntü

kaza

kırıntı

moloz

çöküntü

fiyasko

Çeviriler

Ruine

ruine

Trümmer

Schutt

ruina

debris

ruin

ruïne

démolition

décombres

ruines

débris

wreckage

rovina

(IPA) olarak telaffuz edilir

/jɯ.kɯnˈtɯ/

Etimoloji (İngilizce)

Osmanlı Türkçesi öğesinden devralındı: ییقندی

Osmanlı Türkçesi öğesinden devralındı: ییقنمق

Osmanlı Türkçesi öğesinden devralındı: ییقمق

In summary

From Ottoman Turkish ییقندی (yıḳındı, yıḳıntı, “materials or debris from a demolished building”), from Ottoman Turkish ییقنمق (yıkınmaḳ, “to throw one's self down, to let one's self fall”), from Ottoman Turkish ییقمق (yıkmaḳ, “to pull down, to pull down, to demolish, to overthrow”), from Proto-Turkic *yïk- (“to crush, to demolish, to overthrow”), morphologically yık- + -ın + -tı.