soğuk

Anlam (İngilizce)

Adj

1. Having low temperature; cold, cool.
2. (figuratively) Lacking emotion or friendliness, apathetic, aloof, distant.
3. (figuratively) Unappealing, inappropriate, out-of-place.

Noun

The state of low temperature.

Adv

In a disinterested or unpleasant manner, or in a way to show displeasure.

Tireli olarak

so‧ğuk

(IPA) olarak telaffuz edilir

/soːuk/

Etimoloji (İngilizce)

Inherited from Ottoman Turkish صوغوق (soğuk, “cold”), from Proto-Turkic *sogïk, from *sogï- (“to cool, to get cold”), morphologically soğu- + -k. Cognates with Azerbaijani soyuq, Crimean Tatar suvuq, Kazakh суық (suyq), Kyrgyz суук (suuk), Turkmen sowuk, Uyghur سوغۇق (soghuq), Uzbek sovuq.

Cümleler

Bunda , soğuk havanın da etkisi olmuş olabilir.

Chilly temperatures may have played a part too.

Bunlar çok kere ehemmiyetsiz soğuk algınlıklarıydı.

These were often unimportant colds.

Soğuk su , sıcak aş diş düşmanı , genç avrat koca herifin baş düşmanı .

Cold water, hot food, tooth enemy, the main enemy of the young avrat husband.

Bu görevdeyken Soğuk Savaş'ın sonuna ve Alman yeniden birleşmesine tanıklık etti .

His term as Secretary General saw the end of the Cold War and the German reunification.

İltihap geriletmek için soğuk kompresler yapılabilir.

Cold compresses can be used to relieve inflammation.