hâlâ

Anlam

still, yet

Tireli olarak

hâ‧lâ

(IPA) olarak telaffuz edilir

/ˈhaːlaː/

Etimoloji

Inherited from Ottoman Turkish حالا, from Arabic حَالًا (ḥālan), adverbial accusative of حَال (ḥāl). Doublet of hâlen and hâl. Compare Azerbaijani hələ (“still, yet”), Bashkir әле (əle, “still, yet”),
Kazakh әлі (älı, “still, yet”),
Kyrgyz али (ali, “still, as yet; just now”), and
Uzbek hali (“still, yet”).

Cümleler

Saldırının nedeni ise hâlâ bilinmiyor.

The motive of his attack is still unknown.

O hâlâ , bu sefer biraz da korkuyla, yüzüme bakıyordu.

He was still looking at me, this time with a little fear.

Ancak bazıları hâlâ iyimserliğini koruyor.

Nevertheless, some remain optimistic.

Yargı sistemi hâlâ sağlıksız .

The judicial system remains shaky.

Sonra herkese bay , bayan denildiği bu sıralarda ondan hâlâ efendi diye bahsediyordu.

Then he called everyone "mister" and "ma'am," and he still called him "master."

Sahneye çıktığınızda hâlâ aynı enerji ve coşkuyu hissediyor musunuz ?

Do you still feel the same energy and enthusiasm when you go on stage?

Hasta hâlâ yüzüme bakıyor ve gözleri , büyük bir merak içindeymiş gibi parlıyordu.

The patient was still looking at my face, and his eyes were shining as if he were in great curiosity.

Arnavutluk'ta turizm hâlâ emekleme döneminde.

Tourism in Albania is still in its infancy.