frente

Anlam

1. (feminine) front (facing side)
2. (feminine) front (main entrance side)
3. (feminine) front (area or line of conflict)
4. (feminine) front

Tireli olarak

fren‧te

Cinsiyet

♀️ Kadınsı

(IPA) olarak telaffuz edilir

/ˈfɾẽ.t͡ʃi/

Etimoloji

Borrowed from Spanish frente f, from Old Spanish fruente f, from Latin frontem m. Doublet of fronte and front.

Cümleler

Indo para frente ou para trás ?

İleri mü yoksa geriye mi?

É melhor você voltar , como se estivesse indo em frente .

Sanki ilerliyormuş gibi geri dönsen iyi olur.

Uma criança está de pé na frente de algumas árvores .

Bir çocuk bazı ağaçların önünde duruyor.

Eu estou em pé na frente do dormitório agora .

Şimdi yurt önünde duruyorum.

Uma menina em um casaco azul está sentado na frente do horizonte de Seattle .

Mavi ceketli bir kız Seattle'ın ufkunun önünde oturuyor.

Um jovem empresário andando na rua , enquanto um pássaro preto voa na frente dele .

Siyah bir kuş önünde uçarken sokakta yürüyen genç bir işadamı.

Eu estava tão impotente quando vi meu pai chorando na minha frente .

Babamın önümde ağladığını görünce çok güçsüzdüm.

Há quatro carros estacionados na frente da loja .

Mağazanın önünde park edilmiş dört araba var.