grenzen

Anlam (İngilizce)

Verb

to border

Noun

plural of grens

grens

• Noun
• Verb

Devamını oku

Kavramlar

bitişik olmak

yan yana koymak

yan yana olmak

Eş anlamlılar

belenden

grenzen aan

kader

perken

aangrenzen

Çeviriler

abut

abgrenzen

grenzen

bound

bordear

angrenzen

border

confines

pale

be adjacent to

abouter

aboutir

former la limite (de)

limiter

se toucher

(IPA) olarak telaffuz edilir

/ˈɣrɛn.zə(n)/

Etimoloji (İngilizce)

From grens + -en.

Cümleler

Ook privacy kent zijn grenzen .

Privacy also has its limits.

De euro vereenvoudigt de handel over de grenzen .

Euro, ticareti sınırlar boyunca basitleştiriyor.

De lidstaten zijn verantwoordelijk voor het bewaken van hun eigen grenzen .

Üye Devletler kendi sınırlarını izlemekten sorumludur.

Het is dan ook vooral zaak dat wij duidelijke grenzen stellen aan de arbeidstijd .

Bu nedenle, çalışma süresine net sınırlar koymamız önemlidir.

Slowakije is echt geen land dat de grenzen van het overeengekomen kader zal schenden .

Slovakya, kararlaştırılan çerçevenin sınırlarını ihlal edecek bir ülke değil.