doit

(İngilizce)

third-person singular present indicative of devoir: must, has to

devoir

• Noun
• Verb

Devamını oku

(IPA) olarak telaffuz edilir

/dwa/

Cümleler

Dans un autre jeu , développé à Lyon , le héros doit retrouver une femme morte .

Lyon'da geliştirilen başka bir oyunda, kahraman ölü bir kadın bulmalı.

Mais il apprend que son futur mari se doit d'être riche .

Ancak gelecekteki kocasının zengin olması gerektiğini öğrenir.

Le droit de préemption doit être réservé aux personnes publiques .

Kamu kişileri için önleme hakkı ayrılmalıdır.

La ville de Tazawako au sud-est doit son nom au lac .

Güneydoğu'daki Tazawako şehri ismini göle borçludur.

Cette voie doit son nom à une plantation de pruniers .

Bu yol adını erik ağaçlarının bir plantasyonuna borçludur.

Nicolas Demorand doit débattre de la lueur sans donner l'alerte.

Nicolas Demorand, uyarı vermeden parıltıyı tartışmalıdır.