yüksek

Significado

1. Having a great distance between its bottom and top, not low; high, elevated.
2. Situated above relative to a particular thing or place.
3. Having a great magnitude or force, strong.
4. Elevated in rank or status, superior.
5. (figuratively) Virtuous, magnanimous.

Hifenizado como

yük‧sek

Pronunciado como (IPA)

/jycˈsec/

Etimologia

Inherited from Ottoman Turkish یوكسك (yüksek, “high, tall, elevated”), from Proto-Turkic *yükse- (“to elevate, to grow in height”), from Proto-Turkic *yük with the suffix *-se, morphologically yük (“load, burden, to take upon oneself, to undertake”) + -sa- (“derives verbs from nouns and adjectives”) + -k (“participle suffix”).

Frases

Daha yüksek hız var mı ?

Existe uma velocidade mais alta?

Yüksek dağın başı dumanlı olur .

A cabeça da montanha alta se torna esfumaçada.

Grupta iki kişide yüksek ateş vardı .

Duas pessoas tiveram febre alta no grupo.

Yüksek öğretimdeki rakamlar daha da düşük .

Os números no ensino superior são ainda mais baixos.

En yüksek profilli dava , sözde Limaj davası.

O caso mais alto de perfil, o caso Limag chamado.

Fakat morallerin yüksek olması, Makedonya'nın zor zamanları atlatması için yeterli olacak mı ?

Mas o alto moral será suficiente para a Macedônia superar os tempos difíceis?

Buna iyi bir örnek de yüksek sıkıştırma motorlarına sahip Piper Cherokee'dir.

Um bom exemplo é Piper Cherokee com motores de alta compressão.

İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda seramik eğitimi gördü.

Ele estudou cerâmica na Escola Estadual de Belas Artes de Istambul.