yer

Significado (Inglês)

Noun

1. place, location
2. the ground, the earth
3. ground, floor
4. land, territory
5. location, position
6. site, place, a location where an event occurs
7. position, rank
8. importance
9. any part of a person
10. (euphemistic) butt, buttocks, ass
11. mark
12. place, shoes, situation
13. place, capacity of housing, residence or presence
14. property, estate, specifically a one suitable for housing or residency
15. arable soil
16. (Kayseri) farm
17. (Afyonkarahisar, Niğde) bed

Verb

third-person singular indicative aorist of yemek

🍽️

yemek

• Verb
• Noun

Ler mais

Conceitos

lugar

localização

posição

chão

local

espaço

situação

colocação

terreno

vizinhança

vizinho

paradeiro

proximidade

espaço extra-atmosférico

locus

cercania

anexo

região de espaço

assoalho

campo

paragem

🛑

piso

posicionamento

soalho

terra

Sinônimos

mevki

zemin

toprak

alan

mahal

taban

yeryüzü

konum

mekan

nokta

oda

arazi

makam

diyar

koymak

mekân

meydan

nahiye

olay yeri

parça

pasaj

sandalye

🪑

semt

sermek

sıra

taraf

temel

ülke

yarar

yaymak

yerküre

yerleştirme

yön

site

yeryuvarlağı

yerelleştirme

yıldızlar arası

alt kısım

ağaçsız

Bölge

yerini belirleme

mahalleli

komsu

yer belirleme

ciranlik

kurbiyet

konu komşu

kom_uluk

sinirdas_

açıklık

Traduções

Platz

مكان

place

Ort

lloc

plaats

place

location

lieu

luogo

endroit

Stelle

موقع

Boden

Pronunciado como (IPA)

/jæɾ/

Etimologia (Inglês)

Herdado de turco otomano: یر

Cognato com Old Turkish: 𐰘𐰼

In summary

From Ottoman Turkish یر, from Old Anatolian Turkish یر (yẹr), from Proto-Turkic *yẹr. Compare Old Turkic 𐰘𐰼 (yer), 𐰘𐰃𐰼 (yir), Azerbaijani yer, Gagauz er, Turkmen ýer.

Frases

Nasıl bir yer burası?

Que tipo de lugar é esse?

Burası ufak yer .

Este é um lugar pequeno.

Programda yüz on film yer alıyor .

O programa inclui cento e dez filmes.

Koleksiyonda yirmi beş seçilmiş eser yer alıyor .

A coleção inclui vinte e cinco obras selecionadas.

Bulgaristan ise kırk ikinci sırada yer aldı .

A Bulgária ficou em quarenta segundos.

Festivalde otuz ülkeden toplam altmış film yer aldı .

Um total de sessenta filmes de trinta países participaram do festival.