bey

Reikšmė (anglų kalba)

1. gentleman, mister
2. lord, master
3. husband

Etimologija (anglų kalba)

From Ottoman Turkish بك (bey), from Old Anatolian Turkish بك (beg, “ruler”), from Proto-Turkic *bēg (“lord”). See there for more.
Unrelated to Turkish bay (“gentleman”) (from Ottoman Turkish باي (bày, “a rich or great man”)).

Sakiniai

Hapishanede, reis bey , muhakeme gününün heyecanıyla yaşadım.

Kalėjime, Reis Bey, aš su jauduliu gyvenau su samprotavimo diena.

Bey Ödemiş muhitinin yeni bir cinayet havasıyla kokmasını istemiyordu.

Bey Ödemiş nenorėjo, kad jo kaimynystė kvepėtų nauja žmogžudyste.

Cavit Bey , bütün koğuşa, çıkınca nerelere gideceğini, nasıl iş tutacağını anlatıyordu.

Cavit Bey pasakojo visai palatai, kur jis eis ir kaip atlikti darbą.

Aptal ata binerse bey oldum sanır, şalgam aşa girerse yağ oldum sanır.

Jei jis gauna kvailą arklį, jis mano, kad aš buvau džentelmenas, jei jis įeina į ropę, manau, kad buvau aliejus.

Dursun Bey ormanlarından Kazdağ çamlıklarına ve pınarlarına kadar her yeri araştırdı.

Dursun Bey tyrė visur nuo miškų iki Kazdağ çamlık ir spyruoklių.

Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır.

Abdal ata, manau, buvau džentelmenas, ropė, manau, kad buvau aliejus.

Bu Cavit Bey Adapazarı taraflarında bir yerde muhasebei hususiye memuru iken bacanağını vurmuş.

Šis „Cavit Bey“ pataikė į savo kaminą, o apskaitos pareigūnas buvo asmuo Adapazarı šonuose.