ilk

Mane (Îngilîzî)

Adj

1. first
2. pristine (pertaining to the earliest state of something)

Adv

first, firstly

Sînonîm

birinci

1st

ön

ilkel

birincil

öncü

geçmiş

hazırlayıcı

hele

ilk defa

ilk önce

özgün

temel

yeni

🆕

en eski

giriş niteliğinde

başlangıçtan gelen

ilk çağa ait

başlangıçta var olan

kökensel

asıl

esasî

başlangıç

başta olan

evvelki

geçici

Wekî (IPA) tê gotin

/ilc/

Etîmolojî (Îngilîzî)

Inherited from Ottoman Turkish الك (ilk, “first, firstly, in the first place”), from Proto-Turkic *il(i)k (“first”). Cognate of Old Turkic 𐰃𐰠𐰚 (ilk, “first”), Karakhanid اِلْكْ (ilk, “first, firstly”), and Bashkir элек (elek, “before, earlier, ago”).

Hevokên

Bu bir ilk .

Ev yekemîn e.

Çünkü ben daima ilk görüşte aşık olurum .

Ji ber ku ez her dem di çavê yekem de evîndar dibim.

Hayatımda ilk defa olarak başka birisinin tesiri altında kalmıştım.

Ji bo cara yekem di jiyana min de, ez di bin bandora kesek din de bûm.

Bu Sırbistan'ın ilk maç günüydü.

Ev roja yekem a hevoka Sirbistanê bû.

Buraya defnedilen ilk tiyatrocuydu.

Ew yekem şanoya ku li vir tê veşartin.

Yarışma ilk tur sırasında yaklaşık doksan dakika durduruldu.

Pêşbaz di dema yekem de nêzîkê neh deqeyan hate rawestandin.

Bunu başaran ilk Sakarya kulübü olmuştur.

Ew yekem klûbê Sakarya bû ku vê yekê pêk bîne.