durum

Mane

situation; status, condition

Etîmolojî

A 1930’s coinage. Partially replaced hâl and vaziyet. By surface analysis, durmak (“to stand, remain”) + dur- + -um. Cognate with Old Turkic 𐱃𐰆𐰺𐰢 (turum, “stature, height”).

Hevokên

Durum her kış kötüye gidiyor.

Rewş her zivistanê xirabtir dibe.

Fakat bu durum önümüzdeki aylarda değişebilir .

Lê dibe ku ev di mehên pêş de biguheze.

Bu durum komisyonun kararlarını etkiliyor mu ?

Ma ev bandor li biryarên komîsyonê dike?

Aynı durum diğer Balkan ülkeleri için de geçerli.

Heman tişt li welatên din ên Balkanê jî derbas dibe.

Sizce bu durum Kosova'da istikrarsızlık yaratıyor mu ?

Ma hûn difikirin ku ev bêserûberiya li Kosovayê diafirîne?

Bu durum , ülkeyi aşırılık yanlılarının hedefi haline getirebilir mi ?

Ma ev dikare welatê alîgirên ekstremist bike?