yüz

Senso (Inglese)

Num

hundred

Noun

1. face
2. lining
3. face, surface, cutting edge
4. side, aspect
5. sense of shame, shame

Postp

(with possessive pronoun) because of

Verb

second-person singular imperative of yüzmek (to swim)

Verb

second-person singular imperative of yüzmek (to flay)

Pronunciato come (IPA)

/jyz/

Etimologia (Inglese)

Inherited from Ottoman Turkish یوز (yüz, “hundred”), from Proto-Turkic *yǖŕ (“hundred”).
Cognate with Old Turkic 𐰘𐰇𐰕 (yüz, “hundred”), Chuvash ҫӗр (śĕr, “hundred”), Kazakh жүз (jüz, “hundred”), Kyrgyz жүз (jüz, “hundred”), Turkmen ýüz (“hundred”), Tuvan чүс (çüs, “hundred”), Uzbek yuz (“hundred”), Yakut сүүс (süüs, “hundred”).

Frasi

Bir diğer on altı bin altı yüz altmış iki kişi ise halen kayıp .

Altri seicentosessanta persone mancano ancora.

Üç yüz yirmi… Yarısı ne eder ? Yüz altmış…

Trecentoventi ... Cos'è la metà? Centosessanta ...

Gösteriye otuz ülkeden yüz yirmi genç sanatçı katıldı.

Centoventi giovani artisti provenienti da trenta paesi hanno partecipato alla manifestazione.

Foruma yaklaşık yüz elli hasta ve otuz uzman katıldı.

Circa centocinquanta pazienti e trenta esperti hanno partecipato al forum.

Sergiye on dört ülkeden yüz kırk beş sanatçı katıldı.

Centoquaranta -cinque artisti provenienti da quattordici paesi hanno partecipato alla mostra.

Ve senden yüz kat akıllı ve usta adamlar anlattıkları halde , gene beni kandıramıyorlar.

E anche se gli uomini intelligenti e abili di te ti dicono, non possono più ingannarmi.

Yaklaşık yüz elli dört Rad taraftarı tutuklandı.

Sono state arrestate circa centocinquantaquattroquattro dita.

Çatışmalar ülkeye otuz altı bin beş yüz cana mal olmuştu.

Gli scontri costano al paese trenta -sei mila cinquecento.