cevap

Senso (Inglese)

response, reply, answer

Pronunciato come (IPA)

/dʒe.vap/

Etimologia (Inglese)

From Ottoman Turkish جواب (cevab), from Arabic جَوَاب (jawāb).

Frasi

Hiçbiri bunlara cevap verecek halde değildi.

Nessuno di loro doveva rispondere.

Biraz durup cevap bekledi.

Si fermò e attese la risposta.

Fakat cevap hep aynıydı.

Ma la risposta è sempre stata la stessa.

Ömer cevap vermedi.

Omar non ha risposto.

Telefonlarıma cevap vermiyor.

Non risponde ai miei telefoni.

Memur cevap vermeden arkasını döndü ve hareket kampanasını çaldı.

L'ufficiale voltò le spalle senza rispondere e rubato la campagna di movimento.

Yine de bazı sorular henüz cevap bekliyor. Örneğin silah , daktilo ve kaşe nerede ?

Tuttavia, alcune domande stanno ancora aspettando risposte. Ad esempio, dov'è armi, macchine da scrivere e francobolli?

Ahmet heybetle tuttuğu silahına dayanmış olduğu halde sükûnetle cevap veriyordu .

Sebbene Ahmet si affidava alla sua arma, rispose con calma.