yere

Signification

dative singular of yer

Phrases

Güvenli bir yere .

Un endroit sur.

Altın yere düşmekle pul olmaz .

Il n'y a pas de tampon en tombant dans le Golden Place.

Fadime'yi yere bıraktı, gülmeye çalıştı...

Il a quitté le Fadime au sol, a essayé de rire ...

Suyu fazladır, bastığın yere mukayyet ol !

L'eau est plus, comparaison avec où vous appuyez!

Çağrılmayan yere çörekçi ile börekçi gider .

Çörekçi et pâtisserie vont à l'endroit qui ne s'appelle pas.

Yanına vardıkları zaman Asiye yere yuvarlanmış, debeleniyordu.

Quand ils sont arrivés à lui, la rébellion a été enlevée, il avait du mal.

Delikanlılardan bir kısmı olduğu yere yuvarlanıp sızmış, bir kısmı dağılmıştı.

Certains des jeunes hommes ont roulé et infiltré, certains d'entre eux étaient dispersés.

Sarığı sarar, sarar, ulamı yetiştiği yere sokarsın.

Il enroule le turban, l'enroule, le met à sa place où il grandit.