olduğu

Significado

third-person past participle of olmak

Frecuencia

Nuevo

olmak

(intransitive) to become, come to exist, come into being
to happen, occur, be, take place, befall
to be, to have or occupy a place or position, be located or situated at
to have, own
to pass, elapse, be
to suffice, be acceptable, be all right, be okay
to be possible, be apparently valid, be likely, be plausible
to ripen, mature; (for food) to be cooked, be done
(with-dative) to fit, suit
(with-ablative) to lose, be deprived of
to have, undergo something, to be afflicted with, suffer from, experience something negative, to catch a disease

Marcar esto como favorito

Arrow pointing to the button

turco

Comience a aprender turco con learnfeliz .

Practica hablar y memorizar " olduğu " y muchas otras palabras y oraciones en turco .

Vaya a nuestra página del curso turco

Notes

Sign in to write sticky notes

Oraciones

Felaket , nedense , başkalarında olduğu zaman
⌚

bile bizi yanından kaçırıyor.

Desastre, de alguna manera, incluso cuando está en otros, nos extraña.

İçine bir
1

lokma akciğer katsak ağzını sürmez , olduğu gibi bırakır.

Un bocado de pulmones no aplica la boca, se deja como está.

Fakat bu surlar pek harap olduğu için aralarından geçmek kolaydı.

Pero dado que estas paredes estaban muy devastadas, era fácil de pasar.

Havadan tohumlama için hangi uçak
✈️

tipinin daha iyi
👍

olduğu konusunda çok fazla tartışma olmuştur.

Ha habido mucha discusión sobre qué tipo de aeronave es mejor para la inseminación aérea.

Kentin mali esnekliğinin düşük olduğu bildirildi.

Se informó que la flexibilidad financiera de la ciudad era baja.

Genelde yazmış olduğu kitap
📖

türleri gizli
㊙️

servis ve ajan kahramanları üzerine kurulmuştur.

En general, los tipos de libros que escribió se basan en el servicio secreto y los héroes de los agentes.

Hepsinin de Sırp uyruklu olduğu belirtiliyor.

Todos ellos son nacionales serbios.

Sinirli
😠

bir
1

adam olduğu için ihtimal birden bir
1

parlama neticesinde bunu yapmış.

Como era un hombre enojado, de repente lo hizo como resultado de un resplandor.

Questions