eden

Significado

imperfect participle of etmek

Oraciones

Bu sefer , yılbaşı gecesini takip eden günler gibi de değildim.

Esta vez, no me gustó los días posteriores a la víspera de Año Nuevo.

Sevgili gözlerini kapatan ve seni gözyaşlarıma kör eden ne ?

¿Qué te hace cubrir tus queridos ojos y ciegos a mis lágrimas?

Anlamıyordum, bu adamları , bunları yapmaya sevk eden saikler nedir ?

No entendí, ¿cuáles son los motivos que llevan a estos tipos a hacerlos?

Bunu takip eden dansta ben daha gitmeye vakit bulamadan, başka birisiyle kalktı.

En el baile que siguió a esto, se levantó con alguien más antes de que tuviera tiempo de ir.

Para karşılığında bir kumarhaneyi himaye eden bakan bu durumun çözülmesi için derhal harekete geçer .

El ministro, que protege un casino a cambio de dinero, inmediatamente toma medidas para resolver esta situación.

Yoğun eriyik ihtiva eden topraklarda yaşarma durur.

Vivir en los suelos que contienen intensas se detienen.

Oysa askeri karakutular yüksek önem arz eden görevlerde de kullanıldıkları için farklıdırlar.

Sin embargo, el karakutular militar es diferente porque se usan con gran importancia.