olduğu

Significado (Inglés)

third-person past participle of olmak

Frecuencia

Nuevo

olmak

(intransitive) to become, come to exist, come into being
to happen, occur, be, take place, befall
to be, to have or occupy a place or position, be located or situated at
to have, own
to pass, elapse, be
to suffice, be acceptable, be all right, be okay
to be possible, be apparently valid, be likely, be plausible
to ripen, mature; (for food) to be cooked, be done
(with-dative) to fit, suit
(with-ablative) to lose, be deprived of
to have, undergo something, to be afflicted with, suffer from, experience something negative, to catch a disease

Marcar esto como favorito

Arrow pointing to the button

turco

Comience a aprender turco con learnfeliz .

Practica hablar y memorizar " olduğu " y muchas otras palabras y oraciones en turco .

Vaya a nuestra página del curso turco

Notes

Sign in to write sticky notes

Oraciones

Gün , gece
🌃

olduğu için vardır.

El día existe porque es de noche.

Alt yapı ona ait olduğu için mi
❓

?

¿Porque la infraestructura le pertenece?

Olduğu yerde dimdik kaldı .

Se quedó en posición vertical donde estaba.

Her şey , her
🔁

şeyi olduğu gibi kabul etmekteydi.

Todo aceptó todo como es.

Kadın olduğu gibi oraya çöküverdi.

La mujer se derrumbó allí como estaba.

Ayrıca yenmek için patronların olduğu özel seviyeler de var .

También hay niveles especiales con jefes para vencer.

Günlerin çok sıcak
🥵

ve gecelerin çok serin olduğu bölgelerde rahatlıkla yetiştirilebilir.

Se puede cultivar fácilmente en áreas donde los días están muy calurosos y las noches son muy geniales.

Görücü usulü evliliklerin yaygın olduğu bazı kültürlerde kadın
👩

ve erkek
♂️

arasındaki eşitsizlik daha fazladır.

En algunas culturas donde los matrimonios arreglados son comunes, la desigualdad entre hombres y mujeres es mayor.

Questions