🔢
Numbers
Turkish numbers are relatively easy and straightforward. Here are some sentences with numbers in it so you know how to use them.
İki yüz 100 on dört 14 .
Doscientos catorce.
Bunu on iki 12 yıldır yapıyorum.
He estado haciendo esto durante doce años.
Asıl geri 🔙 ödeme tarihi iki 2 bin yirmi bir 21 idi .
La fecha de reembolso real fue dos mil veintiún años.
Bu yıl , iki 2 pilot 🧑✈️ ders verilecek.
Este año, se enseñarán dos lecciones piloto.
Şubat bin dokuz yüz 900 kırk bir 41 .
Febrero mil novecientos cuarenta uno.
Para 💸 iki 2 dilim halinde verilecek.
El dinero se dará en dos rebanadas.
Üç 3 yıl önce , hayatında ilk 1st defa ⌚ bir 1 uçağa bindi.
Hace tres años, se subió a un avión por primera vez en su vida.
Bir 1 diğer on altı 16 bin altı yüz 600 altmış iki 62 kişi 🧑🦱 ise halen kayıp .
Otros dieciséis mil seiscientas sesenta personas todavía están desaparecidas.
Proje yedi yüz 700 milyon 1000000 avro 💶 tutacak.
El proyecto tendrá setecientos millones de euros.
Sekiz 8 yıldır iktidardaydı.
Estuvo en el poder durante ocho años.
Tam dört 4 defa ⌚ hacca gitmiş.
Fue a la peregrinación cuatro veces.
Anlaşmanın değeri üç yüz 300 altmış 60 milyon 1000000 dolar .
El valor del acuerdo es de trescientos sesenta millones de dólares.
Ekspedisyon üç 3 hafta sürdü.
La explicación tomó tres semanas.
Şu andaki personel sayısı iki 2 bin sekiz yüz 800 elli bir 51 .
El número actual de personal es dos mil ochocientos cincuenta uno.
Üç yüz 300 yirmi… Yarısı ne eder ? Yüz 100 altmış…
Trescientos veinte ... ¿Qué es la mitad? Ciento sesenta…
Türk liderlerin, on altı 16 .
Líderes turcos, dieciséis.
Toplam on dört 14 gösteri planlanıyor.
Se planean un total de catorce manifestaciones.
İki kişi 🧑🦱 sorgulanmak üzere gözaltına alındı.
Dos personas fueron detenidas para interrogar.
Su sistemi üç 3 aşamada tamamlanacak.
El sistema de agua se completará en tres etapas.
Tören yirmi 20 Ekim'de gerçekleşti.
La ceremonia tuvo lugar en los veinte octubre.
Kısıtlamalar otuz bir 31 Aralık iki 2 bin on 10 bire kadar sürecek.
Las restricciones durarán hasta treinta y un rango de hasta dos mil once.
Toplam iki yüz elli 50 milyon 1000000 avroluk yatırım yapılacak.
Se invertirán un total de doscientos cincuenta millones de euros.
Anlaşmadan en az 🤏 iki 2 büyük fayda bekleniyor.
Se esperan al menos dos grandes beneficios del acuerdo.
İki kadın 👩 bir müddet bakıştılar.
Dos mujeres lo miraron por un tiempo.
O ve iki 2 hakem yirmi üç 23 Nisan'da tutuklandı.
Él y los dos árbitros fueron arrestados en abril veintidiocias.
Bunların otuz iki 32 milyonu Slovenya 🇸🇮 üzerinden geldi .
Treinta y dos millones de ellos llegaron a través de Eslovenia.
Halbuki Seyit iki 2 tane kaz 🪿 istiyordu.
Sin embargo, Seyit quería dos gansos.
Yarışmaya üç yüz 300 otuz dokuz 39 güfte katıldı.
Participó en la competencia en trescientos treinta y nueve.
Proje bin dokuz yüz 900 doksan dört 94 yılında başlatıldı.
El proyecto se lanzó en mil novecientos noventa y cuatro años.
Sergiye on dört 14 ülkeden yüz 100 kırk beş 45 sanatçı 🧑🎨 katıldı.
Ciento cuarenta y cinco artistas de catorce países participaron en la exposición.
Isa on iki 12 yaşındayken ailesi Odessa'ya taşındı.
Cuando Isa tenía doce años, su familia se mudó a Odessa.
Yaklaşık yüz 100 elli dört 54 Rad taraftarı tutuklandı.
Aproximadamente ciento cincuenta y cuatro dedos rad fueron arrestados.
Bu ikisi yarı finallerde yanlışlıkla elenmişti.
Estos dos fueron eliminados accidentalmente en las semifinales.
Çatışmalar ülkeye otuz altı 36 bin beş yüz 500 cana mal olmuştu.
Los enfrentamientos le cuestan al país treinta y seis mil quinientos.
Milletvekili sayısı yüz 100 yirmiden yüz 100 otuz 30 üçe çıkacak.
El número de diputados aumentará a ciento veintitrés.
Mahhemenin altı 6 ay 🌔 sürmesi bekleniyor.
Se espera que el tribunal dure seis meses.
Bu bombaların yüzde yirmi 20 kadarı patlamadı.
El veinte por ciento de estas bombas no explotaron.
Bugüne kadar iki yüz elli 50 milyon 1000000 ton cevher kullanıldı.
Hasta la fecha se han utilizado doscientos cincuenta millones de toneladas de mineral.
Kolundaki saate baktı; dokuza geliyordu.
Miró el reloj en su brazo; Llegaba a las nueve.
Etkinliğin ilki iki 2 bin altı 6 yılında gerçekleşmişti.
El primero del evento tuvo lugar en dos mil seis años.
Projeye elli sekiz 58 milyon 1000000 avro 💶 değer biçiliyor.
El proyecto está valorado por cincuenta y ocho millones de euros.
Oylamaya on yedi 17 milletvekili katılmadı.
Diecisiete diputados no participaron en la votación.
Elektrikli araçlar dört 4 ana başlıkta incelenir.
Los vehículos eléctricos se examinan en cuatro encabezados principales.
Etkinliğe on sekiz 18 ülkeden otuz altı 36 şarkıcı 🧑🎤 katıldı.
Treinta y seis cantantes de dieciocho países asistieron al evento.
Bu şekilde sevdiklerim hayatla üç 3 dört 4 kişiden ibarettir.
De esta manera, mis seres queridos consisten en tres o cuatro personas con vida.
Olaylarda bir 1 Arnavut 🇦🇱 ve dört 4 polis 👮 yaralandı.
Un albanés y cuatro policías resultaron heridos en los eventos.
Maliyet yüz 100 elli dört 54 milyon 1000000 avroyu bulabilir.
El costo puede encontrar ciento cincuenta y cuatro millones de euros.
Fonlar beş 5 Türk bankası kanalıyla verilecek.
Los fondos se administrarán a través de cinco bancos turcos.
Projenin tahmini maliyeti yüz 100 doksan 90 milyon 1000000 avro 💶 .
El costo estimado del proyecto es de ciento noventa millones de euros.
İki milletvekiliyse oylamaya katılmadı.
Dos diputados no participaron en la votación.
Kefaletle serbest 🆓 bırakılmadan önce üç 3 gece 🌃 hapiste tutuldu ve mahkemeye çıkarıldı.
Fue detenido en prisión por tres noches antes de ser liberado bajo fianza y fue llevado a los tribunales.
Asıl geçişse Aralık bin dokuz yüz 900 doksan 90 yedide gerçekleşti.
La transición real tuvo lugar en diciembre a mil novecientos noventa y siete.
Uzun metrajlı bölümünde dokuz 9 film gösterilecek.
Nueve películas se proyectarán en la sección de características.
Uiki bin dokuz yüz 900 doksan yedi 97 yılında Saraybosna'da çaldı.
Uiki jugó en Sarajevo en Sarajevo en noventa y siete siete.
Kıbrıs 🇨🇾 bin dokuz yüz 900 elli 50 dokuzda bağımsız bir 1 cumhuriyet olmuştur.
Chipre ha sido una república independiente en mil novecientos cincuenta nueve.
Kosova 🇽🇰 on yedi 17 Şubat'ta bağımsızlık ilan etti .
Kosovo declaró la independencia el diecisiete febrero.
Santralin inşası iki 2 bin on iki 12 yılı sonunda tamamlanacak.
La construcción de la planta se completará al final de dos mil doce años.
Fakat bu küçük vilayet merkezinin iki 2 doktorlu hastanesinde buz 🧊 makinesi yoktu.
Pero no había una máquina de hielo en este pequeño centro de la provincia con dos médicos.
Mahkeme duruşmayı on dokuz 19 Aralık'a erteledi.
El tribunal pospuso la audiencia a diciembre de diecinueve.
Projenin değeri iki 2 virgül yetmiş yedi 77 milyon 1000000 avro 💶 .
El valor del proyecto es de dos comas y setenta y siete millones de euros.
Turnuvaya kırk bir 41 ülkeden toplam üç yüz 300 yetmiş 70 sporcu katıldı.
Un total de trescientos setenta atletas de cuarenta y un país participaron en el torneo.
Doğrulanmış on iki 12 vakadan dördü ölümle sonuçlandı.
Cuatro de los doce casos confirmados resultaron en la muerte.
Köyün nüfusu on 10 haneden oluşuyordu.
La población de la aldea consistía en diez hogares.
Köyün nüfusu sekiz 8 haneden oluşuyordu.
La población de la aldea consistía en ocho hogares.
Kendi tasarladığı dört 4 mekanik kolu ile çılgın tasarıları için suç işlemektedir.
Con sus propios cuatro ejércitos mecánicos, cometió crímenes por sus cuentas locas.
Fuara kırk beş 45 ülkeden yedi yüz 700 seksen 80 mucit katıldı.
Setecientos ochenta ochenta inventores de cuarenta y cinco países asistieron a la feria.
Birahane Darbesi'ne katılmış ve dört 4 buçuk ay 🌔 hapis cezasına çarptırılmıştır.
Se unió al golpe de estado y sentenció a cuatro meses y medio de prisión.
On 10 gündür de rıhtımda bekliyor, bu sabah mavnaya yüklettim, nerdeyse gemiye yanaşmıştır!
He estado esperando en el muelle durante diez días, esta mañana lo cargué al Mavna, ¡casi me acercé al barco!
Beş 5 on 10 parçadan ibaret çamaşırımı yirmi beş 25 kuruşa yıkıyordu.
Estaba lavando mi ropa por cinco o diez piezas por veinte cinco centavos.
Tutuklanan on bir 11 kişinin sekizi Hırvat 🇭🇷 uyrukluydu.
Once personas arrestadas fueron croatas.
Toskana'nın bölgesi yedi 7 kıyı 🏖️ adası içerir ve İtalya'nın en büyük beşinci 5th bölgesidir.
La región de la Toscana incluye siete islas de la costa y es la quinta región más grande de Italia.
Periklis Iakovakis dört 4 yüzm engellide iddialı .
Periklis iakovakis es ambicioso en cuatrocientas y cien personas discapacitadas.
Seri diğer düşük bütçeli muadillerine benzer olarak orijinal seslendirme kadrosu olarak sadece dört 4 kişiye sahipti.
Similar a otras contrapartes de bajo consumo, la serie tenía solo cuatro personas como actor de voz original.
Ekim itibarıyla gerçekleştirecekleriniz arasından iki-üç madde sayabilir misiniz?
¿Puedes contar dos o tres sustancias entre lo que hará a partir de octubre?
Karadağ 🇲🇪 bunda altı yüz 600 yetmiş iki 72 virgül sekiz 8 milyon 1000000 avroluk paya sahipti.
Montenegro tenía seiscientos setenta y dos comas, ocho millones de euros.
İki kocaman yağ kütlesi halinde somyayı çökerten vücutlar birbirine arkasını dönmüştü.
Los cuerpos que colapsaron en dos enormes masas gordas se dieron la vuelta.