son

Significat

Adj

last, final

Noun

1. end, ending
2. consequence, result, conclusion

Pronunciat com a (IPA)

/ˈson/

Etimologia

From Ottoman Turkish صوڭ (soŋ, “end, consequence”), from Proto-Turkic *soŋ (“back, end, after”).
Cognate with
Old Turkic [script needed] (soŋ, “after; late”);
Tatar, Kazakh, Kyrgyz соң (soñ), Southern Altai соҥ (soŋ),
Uzbek so'ng (“after”),
Yakut онтон (onton, “then”).

Sents

Burada olmaktan son derece memnunum.

I'm very satisfied that I'm here.

Onunla en son ne zaman konuştunuz?

When was the last time you spoke to him?

Son olaylar endişe seviyesini yükseltti.

Recent incidents have raised the level of concern.

Anlaşmanın son imzalanma tarihiyse bir Temmuz .

The signing deadline is 1 July.

Belgrad bu son hayal kırıklığını hafife alıyor .

Belgrade is downplaying this latest disappointment.

Kosova mutfağı kara iklimiyle son derece uyumlu.

Kosovo's cuisine is very compatible with its continental climate.

Yerde son nefesimi verirken ihtimal ki , bu sesleri de duyar ve gülümseyerek ölürdüm.

As I took my last breath on the ground, I would probably hear these voices and die smiling.

Birçoğu Tiflis'teki son direnişte canını feda etti ve ikinci Erekle'ye geri çekilme fırsatı verdiler .

Many sacrificed their lives in the last resistance in Tbilisi and gave the second Erekle the opportunity to retreat.