sıkıntı

Betekenis (Engels)

1. Mental exhaustion, boredom, tedium.
2. Economic or emotional distress, hardship, tribulation.
3. A trouble, problem.

Sinonieme

dert

zahmet

usanç

meşakkat

güçlük

bunalma

darlık

bıkkınlık

baskı

kaygı

azap

çile

mihnet

zorluk

kin

kıtlık

musibet

öç

problem

rahatsız etme

sakınma

şiddet

sıkma

stres

tedirginlik

üzüntü

zor

yürek darlığı

usanma

ıztırap

acı

bun

başağrısı

baş belası

bezginlik

bunalım

can sıkıntısı

eksiklik

elem

endişe

eziyet

hasret

hınç

hüzün

keder

Vertalings

trouble

boredom

Unannehmlichkeit

détresse

tédio

molestia

Not

nuisance

Elend

gêne

Trübsal

☹️

embêtement

Ärgernis

Ärger

Sorge

Uitgespreek as (IPA)

/sɯ.kɯnˈtɯ/

Etimologie (Engels)

Geërf van Ottoman Turkish: صیقندی

In summary

Inherited from Ottoman Turkish صیقندی (sıkındı, sıkıntı, “anything expressed as juice, oil etc, temporary bodily inconvenience or pressing want, embarrassment, suffering”), from صیقنمق (sıkınmak, “to restrain, to constrain one's self”), from Proto-Turkic *sïk- (“to squeeze, to compress”), morphologically sık- + -ın + -tı.